17 Nisan 2011 Pazar

Letonya Yemekleri...Pazarları...Kafeleri....

Buz gibi diyarlardan yemek öyküleri....anlatsam ...yakın zamanda tanıdığım ve bizzat tecrübe ettiğim tek kuzey ülkesi Letonya'dan anlatacağım bol bol balık,kahve ve harika kekler olurdu...Ben bizim balıklar ( çipura, çinekop,vs) dışında öyle pek büyük bir balık tutkunu değilim....ama eğer getirmek mümkün olsaydı o kocaman somonları bavulumda taşıyabiliridim...Marketler, alış veriş merkezleri aynı bizdekiler gibi. Soğuk ama bir o kadar da güzel bir kent Riga.Harika kafe ve pubları var...Tatlılar , kekler müthiş...ama yemekler pek benim damak tadıma göre değil...Oldukça da pahalı...1 Lat tam 4 Türk Lirasına denk geliyor...O yüzden de dikkatli harcamak gerekiyor. Şehirdeki tarihi eserler görülmeye değer...Kiliseler çok ihtişamlı. Biz de fırsat buldukça gezdik.St.Peters kilisesinin çan kulesine çıkarak Riga'ya bir de tepeden baktık. Manzara müthiş...soğuk hava..o iki kere müthiş...Bu arada ben oralarda fena hastalandım, bu sayede de Letonya'lı doktorlarla tanışma fırsatım oldu. Kurs direktörümüzün asistanı beni çok güzel bir sağlık merkezine götürdü.Orada muyane oldum ve ilaçlarımı da hemen merkezin içindeki eczaneden aldım. Buraya kadar çok normal.Benim en çok beğendiğim uygulama ise sağlık merkezine girer girmez hemen bir vestiyer bölümü var ve orada hemen paltolarınızı alıyor ve size bir de vestiyer numarası veriyorlar. Böylece doktor ofislerine girdiğinizde palto, ceket, atkı ,şapkanızı nereye bırakacağım derdi olmuyor. Doktordan dönerken biraz yürüdük sonrada otobüse binmeye karar verdik.Böylece Londra'dan sonra bir de Riga'da belediye otbüsüne binmiş oldum....Herkes yerli yerinde , çok sessiz, ve otobüsün üç kapısından da binip biletinizi okutabiliyorsunuz. Söylemeden geçemeyeceğim bir de operaya gittik. Tek kelimeyle muhteşemdi, anlatacak söz bulamıyorum.AIDA operasını izledik, tam 3 saat sürdü ve tamamen bir müzikal, görsel ve sanatsal şölen yaşadık.Çok ihtişamlı bir opera binası, koca koca beyaz sütunlar, bordo kadife koltuklar ve en gencinden en yaşlısına seyirciler. Bambaşka bir kültür. Opera başlamadan önce bir kaç fotoğraf da çekebildim tabii...

Dilek'in Mutfağı.....




Sevgili Dilek, nihayet ısrarlarımıza dayanamayarak Bursa'lı lezzet düşkünlerine mutfağının tatlarını açtı.....Üniversite yıllarımızdan beri süren arkadaşlığımız bir ara kesintiye uğrasa da yıllar sonra birbirimizi bulduk hem de bu sefer yanımızda çocuklarımızla...
Dilek her zaman mutfağa düşkün olmuştur...Ama biz arkdaşlarına inat kendisi inceciktir... Uzun lafın kısası Dilek nihayet o güzelim yemeklerini sadece ailesi ve arkadaşlarıyla değil tüm lezzet düşkünleriyle paylaşmaya karar verdi...Nefis yaprak sarmaları, harika lahana sarmaları, yumuşacık bol peynirli kurabiyeler ve daha neler neler....İşte bir kaç fotoğraf....Ev toplantılarınızı düzenlerken vaktim yok ne yapacağım , nasıl yapacağım diye düşünmeye gerek yok artık..Çünkü artık Dilek'in Mutfağı var....Yakında ona da bir blog açacağız ama o mutfaktan çıkana kadar siz bana da ulaşabilirsiniz...Bursa'da yaşayan arkadaşlarımıza duyurulur !!!!

10 Nisan 2011 Pazar

LETONYA YOLCULUĞU NOTLARI







Yine uzun zaman oldu. Ama hem şu siteye giriş sorunları; hem de sağlık sorunları derken bir türlü yazamadım. Bu arada çok değişik ve güzel şeyler de oldu tabii.
Özel Çakır İlköğretim Okulu olarak bir Avrupa Birliği -COMENIUS- projesinde yer aldık. Ve bu sebeple bir hafta boyunca LETONYA'da bir çalıştaya katıldık.Çok yoğun bir akademik programın yanı sıra , soğuk havaya rağmen bol bol gezmeye çalıştık. Başkent Riga'da kaldık. Çok güzel bir şehir; ama kesinlikle yazın ziyaret edilmesi gerek. Çünkü o havalar bizlere göre değil. İlk gittiğimiz gün 0'ın altında bir havayla karşılandık.Ama ev sahiplerimiz ve kurs direktörlerimiz ve diğer Avrupa ülkelerinden gelen arkadaşlarımız o kadar sıcak ve arkadaş canlısıydı ki,bize soğuğu hissetirmediler.EN çok etkilendiğimiz anlardan biri Riga havaalanına inmek üzereyken gördüğümüz donmuş denizdi. İnanamadık !!!! Ayrıca şehrin içinde geçen DAUVAGA nehrinin bile ve diğer ( dere mi yoksa nehir mi diyeceğimi bilemediğim akarsuların da donmuş olduğunu görünce pes dedim. Çarşı pazar gezmeden olmaz tabiiki, onları da yaptık. Bizim Bursa'da bir Tuzpazarımız vardır; onun da içinde de Köylüpazarı dediğimiz , türlü türlü peynirlerin, reçellerin balların satıldığı bir başka minik pazar vardır....Aynı oraya benzeyen bir pazara götürdüler.Bir sürü peynir, yağ, kuru yemiş,çörekler,börekler ve sıkı durun Helva'ya da HALVA diyorlar.....Bu arada BALSAM adında (bir çeşit pekmez herhalde )%40 alkollü bir içecekleri var; üzüm suyunu ısıtıp Balsam'la karıştırarak içiyorlar...Isınmak için başka şansları yok gibi.Çünkü hava sıcaklığı 3 dereceye çıkınca ;'oh,oh ısındı diyorlar.Yemek kültürlerinde en geniş yeri balık tutuyor haliyle..Bol bol somon pişiriyorlar...
Not: Diğer fotoğraflar için ; ikinci adresim olan www.durulezzetler.wordpress.com'u ziyaret ediniz....:))

AMMAN

                Amman, Ürdün'ün başkenti ve kesinlikle çok farklı bir şehir. Düzensiz bir yapısı var, trafik karışık, sokaklar çok kalab...