7 Ocak 2019 Pazartesi

AMMAN

                Amman, Ürdün'ün başkenti ve kesinlikle çok farklı bir şehir. Düzensiz bir yapısı var, trafik karışık, sokaklar çok kalabalık ama her şeye rağmen güzel. Özellikle mutfağı harika. Yemekler müthiş. Bizim güney bölgelerimizdeki yemeklere çok yakın bir tadı var. Sarımsak ve tahin çok kullanılıyor. Et yemekleri ve kebapları kesinlikle denenmeli.
                 İş seyahati olduğu için gezip görme fırsatım kısıtlıydı ama en önemli yeri olan Petra'yı ziyaret edebildim. Kesinlikle harika bir yer Petra antik kenti. M.Ö 400 yılına dayanan bir tarihi var, Nebatiler'in başkenti olduğu biliniyor. İlk kez İsviçreli bir gezgin tarafından dünyada tanınıyor. 2007 yılında açıklanan Dünya Harikaları listesinde. Ve şu anda Unesco dünya kültürel mirası olarak korunuyor.





Diğer antik kentlerden farkı ise Petra'nın simgesi haline gelen kimilerine göre bir tapınak, kimilerine göre ticari malların saklanması için inşa edilmiş olan büyük binanın rengi. Dağın içine oyularak yapılmış ve doğal taşın ( kireç taşı )  özelliğinden dolayı neredeyse turuncu denecek bir renkte. Günün farklı saatlerinde aldığı ışığın açısına göre renk binayı daha da muhteşem bir hale getiriyor. Çevresinde ayrıca bir antik tiyatro, kayalara oyulmuş yaşam alanları var.
                 Petra'ya Amman'dan 2,5- 3 saatlik bir araba yolculuğu ile ulaşıyorsunuz. Bölgeye vardığınızda çeşitli zincir otelleri görüp şaşırabilirsiniz. Ben açıkçası beklemiyordum. Vardığınızda sizi klasik antik kent giriş -güvenlik kapıları karşılıyor. Büyük bir avlu içinde çeşitli dükkanlar, hediyelik eşya satanlar, yiyecek satanların olduğu bir avlu. Güvenlikten geçince sağlı sollu mağaraların olduğu, irili ufaklı tepeler, yarıklardan geçerek ilerliyorsunuz.
                 Bölge gerçekten çok ilginç. Çoğunlukla turistlerin sabah çok erken saatte, güneş henüz doğmadan geldiklerini ve fotoğraf çekmek için uygun ışığı beklediklerini anlatmıştı rehberim. İlerledikçe ilginç şekillerde kayaların arasından geçtik. Oldukça uzun ve derin bir yarığın içinden geçerken bir dönemeçte birden karşınıza çıkıyor Petra'nın o harika binası. Petra'yla ilgili okuduğum tüm yazılarda "nefes kesici"olduğu söyleniyordu, gerçekten öyleymiş.
                 Bir fırsatını yaratın ve gidin derim. Daha fazla detay için, buradan bilgi alabilirsiniz.












6 Ocak 2019 Pazar

PARİS'TE SONBAHAR TATİLİ


Paris gezimizden kısa notlar :)

                  Paris'le ilgili ilk söyleyeceğim şey sanırım gerçekten açık hava müzesi gibi olması. Çoğu eski olan binalardaki estetik ve zarafet  ilk göze çarpanlardan. Eğer benim gibi ev ve diğer işlevsel mekânlara  ve şehir mobilyalarına fazlasıyla dikkat eden biriyseniz size iyi gelecek bir şehir. Şehirdeki apartmanlar ve özellikle balkonlar çok hoş bir manzara oluşturuyor. Eiffel kulesi ise en güzel gece fotoğraf veriyor sanırım.







 Üç günlük gezimizde bıraksalar günlerce kalacağım yer, Montmarte. Ve daha uzun uzun incelemek istediğim ve isteyeceğim yer ise Foucault sarkacı, Latin bölgesinde yer alan Pantheon'un içinde ;  dünyanın döndüğünün ispatı olan fizikçi Foucault tarafından yapılan deney. Detaylı bilgi için tıklayınız.
Pantheon / Foucault Sarkacı
                    Kalabalık ve çok hareketli Paris, diğer büyük şehirler gibi. Ama farklı bir havası var, farklı bir atmosferi var. Gitmeden önce bazı web sitelerini taradım Paris'le ilgili. En çok faydalandığım iki site www.pariste.net ve www. gezimanya.com. Üç güne sığdırabildiğimiz kadar gezdik, dolaştık şehri. Günde ortalama 15 kilometre yürüyerek diğer mesafeleri de metro ve taksiyle katederek. Bence bir şehri tanımanın en güzel yolu yürümek. O yüzde hop on-hop off ları tercih etmedik. Üç günde yapabildiklerimiz şöyle sıralayalım. Gelir gelmez ilk iş  Eiffel kulesi ve çevresi /İkinci gün Louvre Müzesi, Notre Dame kilisesi ve çevresi, Pantheon; 3.gün Montmarte, Sacre Coeur,  Champ Elysee, Notre Dame, Opera Binası ve çevresi; 4. gün dönüş. Bunların arasında az önce de dediğim gibi Montmarte de günlerce kalabilirim ve hatta oradaki harika minik evlerde yaşayabilirm de. Daha ılık bir mevsimde Montmarte'yi iyice tanımak lazım. Ressamlar sokağı, küçük küçük dükkanları, makaroncuları, minik kek-pasta dükkanları, hediyelik eşya dükkanlarıyla harika.





                      Finükülerle yukarı çıkarak Sacre Coeur kilisesine ulaşıyorsunuz. Beyaz Kilise müthiş heybetli ve hafif ürkütücü.  Biz sabah erken saatte oradaydık, havanın hafif yağmurlu ve bulutlu olması kiliseye daha da heybetli bir hava katmıştı doğrusu. İçi de dışı kadar etkileyici bir kilise, yapımı 1875. Daha detaylı bilgi için buradan web sitesine gidebilirsiniz.
                       Paris, kısaca, mutlaka görülmesi gereken şehirlerden.

                                                                                                                           Sevgiyle kalın.
                     







AMMAN

                Amman, Ürdün'ün başkenti ve kesinlikle çok farklı bir şehir. Düzensiz bir yapısı var, trafik karışık, sokaklar çok kalab...