İş seyahati olduğu için gezip görme fırsatım kısıtlıydı ama en önemli yeri olan Petra'yı ziyaret edebildim. Kesinlikle harika bir yer Petra antik kenti. M.Ö 400 yılına dayanan bir tarihi var, Nebatiler'in başkenti olduğu biliniyor. İlk kez İsviçreli bir gezgin tarafından dünyada tanınıyor. 2007 yılında açıklanan Dünya Harikaları listesinde. Ve şu anda Unesco dünya kültürel mirası olarak korunuyor.
Diğer antik kentlerden farkı ise Petra'nın simgesi haline gelen kimilerine göre bir tapınak, kimilerine göre ticari malların saklanması için inşa edilmiş olan büyük binanın rengi. Dağın içine oyularak yapılmış ve doğal taşın ( kireç taşı ) özelliğinden dolayı neredeyse turuncu denecek bir renkte. Günün farklı saatlerinde aldığı ışığın açısına göre renk binayı daha da muhteşem bir hale getiriyor. Çevresinde ayrıca bir antik tiyatro, kayalara oyulmuş yaşam alanları var.
Petra'ya Amman'dan 2,5- 3 saatlik bir araba yolculuğu ile ulaşıyorsunuz. Bölgeye vardığınızda çeşitli zincir otelleri görüp şaşırabilirsiniz. Ben açıkçası beklemiyordum. Vardığınızda sizi klasik antik kent giriş -güvenlik kapıları karşılıyor. Büyük bir avlu içinde çeşitli dükkanlar, hediyelik eşya satanlar, yiyecek satanların olduğu bir avlu. Güvenlikten geçince sağlı sollu mağaraların olduğu, irili ufaklı tepeler, yarıklardan geçerek ilerliyorsunuz.
Bölge gerçekten çok ilginç. Çoğunlukla turistlerin sabah çok erken saatte, güneş henüz doğmadan geldiklerini ve fotoğraf çekmek için uygun ışığı beklediklerini anlatmıştı rehberim. İlerledikçe ilginç şekillerde kayaların arasından geçtik. Oldukça uzun ve derin bir yarığın içinden geçerken bir dönemeçte birden karşınıza çıkıyor Petra'nın o harika binası. Petra'yla ilgili okuduğum tüm yazılarda "nefes kesici"olduğu söyleniyordu, gerçekten öyleymiş.
Bir fırsatını yaratın ve gidin derim. Daha fazla detay için, buradan bilgi alabilirsiniz.